Oluşabilecek çürükler ya da kök kırıklarını önlemek adına bir dişin yerine implant yerleştirmek basit bir çözüm gibi görünse de, uzman diş hekimlerinin doğal dişleri mümkünse korumak ve ağızda tutmak istemesinin önemli sebepleri vardır.

Bundan belki 20 yıl önce diş hekimleri dişleri çekmekten yana tecihlerini kullanmaktaydı çünkü onlarıkurtarabilmebecerileriveimkanlarısınırlıydı. Günümüzde gelişen teknoloji ile birlikte kanal tedavilerinin başarı oranı %80- 98 arasında değişmektedir.

İmplant, dişin kanal tedavisi ile kurtarılması mümkün olmadığı hallerde iyi bir alternatif olabilir. Kanal tedavisi ile implant birbirlerine alternatif tedaviler değildir. Ayrıca yapılan bilimsel çalışmalarda İmplant ve kanal tedavilerinin başarısı eşit olarak bulunmuştur. Ancak bazı diş hekimleri için üzücüdür ki dişleri çekerek implant yapmak kanal tedavisi yapmaktan daha kolay olduğu için bu yönde yanlış bir eğilim vardır.

Diş ve İmplant aynı şey değildir. Aralarındaki en önemli fark dişin kendi çevreleyen bir periodontal ligamente sahip olmasıdır. Bu ligament dişi kemiğe bağlayarak bir şok emici görev üstlenmektedir. Peridontal ligament (bağ dokusu) olmadan dişin üzerine dokunduğunuzda ya da bastırdığınızda ne kadar sert ısırdığımızı hissedemeyiz. Eğer bir diş ve etrafındaki periodontal yapı bozulmamış ise, onları muhafaza etmek için her türlü çabayı harcamamız gerekir. Çünkü implant bu periodontal yapıyı restore edemez ve bu dokuların kaybı başka sorunlar yaratır.

Periodontal ligamnetin hissedebilme fonksiyonu bize kanal tedavili dişlerimiz dahil o diş ile ilgili birşeylerin yanlış olduğu hissini verir. Diş çok sert bastırılırsa ligament hisseder. Dişin etrafında enfeksiyon varsa ligamnet yine hisseder. Bu bakımdan periodontal ligamnetin varlığı diş sağlığı açısından çok önemlidir. Birçok vakada özellikle diş eksikliklerinin implant ile giderilmesi en ideal yöntem olabilir. Fakat dental implant üreticileri ve hekimler bu tedavi seçeneklerini topluma iyi anlatmalıdır. Çünkü implantlar

komplikasyonsuz tedaviler değillerdir ve her tedavi gibi mutlaka sonrasında takipleri gereklidir. İmplantlar sonrasında da komplikasyonların olabileceğini bilmek bazı durumlarda uzmanların ‘’doğal dişlerimizin kurtarılmasını‘’ neden önerdiklerini anlamamıza yardımcı olacaktır.

Peri – implantitis, implant yüzeylerinde bakteri üremesi/birikmesiile kronikiltihabavesonucunda kemik kaybına neden olan bir hastalıktır. Birçok insan peri implantitis hakkında bilgilendirlmedikleri için böyle bir komplikasyonun farkında değillerdir. Tıpkı doğal dişlerin periodontitisi gibi her iki durumda diş ya da implant kaybına sebep olmaktadır. Bu bakımdan periodontal ligament dişin etrafındaki kemiğin korunması bakımından çok önemlidir.

Kanal tedavisinin kısa dönem yani tedavi yapıldıktan hemen sonraki komplikasyonları birçok tedavide olabileceği gibi hafif hassasiyet, ağrı ve nadiren tedavi olan bölgede anesteziye ya da tedaviye bağlı şişlik ile sınırlıdır.

Orta vadede dişlerde fonksiyon sırasında hassasiyet nadiren görülebilmektedir. Burada dişin yansıra dişetinin sağlığı ve hastada diş sıkma ya da kapanış bozukluklarına bağlı tedavi dışı faktörler de etkili olabilmektedir.

Uzun dönemde kanal tedavisi yapılan dişlerde oluşabilecek en önemli komplikasyon dişlerde oluşabilecek kırıklardır. Özellikle tedavi sonrasında dolgu malzemeleri ve kaplamalar ile yeterince iyi restore edilemeyen dişlerin dikey olarak kırılması söz konusu olabilmektedir. Burada kanal tedavisi yapıldıktan sonra dişin tamirinin çok iyi yapılması gerekmektedir.

Iyi restore edilmeyen dişler dolgu ve diş arasından bakteri girişine olanak tanıyacağı için kanal tedavisinin de başarısızlığına neden olabilir .

Endodontide kullanılan aletlerin temizlenmesi ve sterilize edilmesinde uygulanan protokoller vardır. Bununla birlikte, bu prosedürlerden her zaman tutarlı netice almak zordur, ve bunları yapan asistanla- rın yaralanma riskleri de vardır.

Dünyada birçok ülkede bulunan devlet kurumları tek kullanımlık endodonti aletlerinin kullanılmasını önermektedirler. Bu uygulama ihtiyacı, sterilizasyonda ortaya çıkan zorluklardan ve hastalıkların bulaşma tehlikesinden kaynaklanmaktadır.

Bu aletlerin tekrar kullanılmasında ortaya çıkan diğer bir risk de aletlerin kırılma veya ayrılma riskinin bulunmasıdır. Birden fazla kez kullanılan aletlerde bu risk artmaktadır. Aletlerin kaç kez kullanıldığını takip etmek ve ne kadar yıprandıklarını anlamak çok zor olabilir. Yapılan çalışmalar açıkta göstermektedir ki eğelerin verimlilikleri her kullanım sonrasında düşmektedir ve kanal içinde kırılan aletler kanalın tamamen temizlenmesini engellemektedir.

Hastaların büyük çoğunluğu tek kullanımlık kanal aletleri kullanılması için biraz daha fazla ödeme yapmaya razıdırlar. Bu da daha iyi netice alınmasını ve yüksek bakım standardını sağlamaktadır.

Kırık kanal aletinin çıkartılabilmesi hekimin bu konuda yeterli tecrübeye, en başta mikroskop olmak üzere özel aletler ve cihazlara sahip olması ile mümkündür.

Tedavide, kanal tedavisi uzmanının becerisi, mikroskop kullanımı, kırılan kanalaletinincinsi,kökkanalıiçerisindekipozisyonu,dişin daha sonra tamir edilip edilemeyeceği gibi bir takım faktörler belirleyicidir.

Kanalaletininçıkartılamaması,dişinçekilmesigerektiğianlamına gelmez. Eğer diş restore edilebilecek yeterli dokuya sahipse, yeterli kemik desteği varsa ve herhangi kronik ya da akut enfeksiyon yoksa dişin tamir edilerek takibi söz konusudur.

Endodontik cerrahi yöntemleri de (apikal kök cerrahisi) duruma göre tercih edilerek hastanın dişini kullanması sağlanabilir. Burada hasta ve hekimin karşılıklı iletişimi önemli rol oynar.

Kanal tedavisi her şeyden önce diş hekimliğinin en hassas branşıdır. Hata yapma payı oldukça yüksektir ve tedavi sırasında kullanılan malzeme kalitesi kadar hekimin tecrübe ve konsantrasyonu çok önemlidir.

(a)Kanalaletlerininbirdençokdefakullanılmışolması
(b) Tedavi sırasında kanal aletlerinin aşırı kuvvet uygulanarak kanal içerisinde zorlanması
(c) Tecrübesiz ellerde yanlış kullanım
(d) Çokdüşükbirolasılıklakanalaletifabrikasyonhatası
gibi faktörler başlıca sebepler arasındadır.

Diş hekimleri genel olarak kanal aleti kırıldıktan sonra paniğe kapılırlar hastaya dişin kaybının söz konusu olabileceğini söyleyerek hastayı en kötü senaryoya hazırlarlar fakat kanal aletinin kırık olduğundan bahsetmek istemezler.

Etik olan ise durumu izah edip hastayı bir kanal tedavisi uzmanına

Kanal tedavisi sırasında kırılan ve kök içerisinde kalan kanal aletlerine oldukça sık rastlanılmaktadır. Kırık kanal aletleri yalnızca radyografi ile tespit edilebilmektedir. Genellikle hastalar, tedavi sırasında alet kırıldığı zaman diş hekimi tarafından bilgilendirilmemiş ise bir başka hekimin hastaya bunu söylemesi sonucu hasta kötü bir sürprizle karşılaşmaktadır. Burada kanal aleti kıran hekime durumu hastaya bildirmediği için kızmak zordur çünkü hastanın gösterdiği reaksiyon doğal olarak sert ve suçlayıcı olabilmektedir.

Aslında en doğrusu diş hekiminin zorlanabileceğini düşündüğü vakaları en başından endodonti uzmanına yönlendirmesidir ancak ne yazık ki bu konu çoğu diş hekimi tarafından ciddiye alınmamaktadır.

Bunun yanında kırık kanal aletinin kök kanalı içerisinde kırılmasının vücuda herhangi bir yan etkisi, zararı yoktur. Bu durum sadece dişi ilgilendirir ve olabilecek en kötü senaryo dişin kaybı yani çekimidir.

Kanal tedavisi, kanal tedavisi tekrarı ve endodontik cerrahi dişinizi kurtarabilmenin yollarıdır. Buna rağmen bazen dişleri kurtarmak mümkün olamayabilir ve diş ya da dişler çekilerek yerlerine protez köprü ya da implant gibi suni dişler yapmak gerekebilir.

Doğal dişinizi kurtarmadan önce yapmanız gereken mutlaka bir endodontiste muayene olmak ve tedavi seçeneklerini değerlendirmektir.

Kanal tedavisi tekrarlarının başarılı olabilmesi bir endodontistin yetenek, bilgi ve donanımına direk bağlı olsa da, tedavi ilk defa yapılırken meydana gelmiş olabilen bir takım iatrojenik (hekim kaynaklı) hatalar, tedavinin yenilenmesine olanak tanımayabilir.

Kök kanalları şekillendirilirken kanal anatomisinin bozulmuş olması, kanal içerisinde kanal aleti kırılması ve çıkartılamayacak olması ya da kanal içersine günümüzde popüler olmayan, kanaldan sökülemeyen bir takım kanal dolgu malzemelerinin kullanılmış olmasını bu duruma örnek verebiliriz.

Birçok insanın RubberDam hakkında çekinceleri vardır. Nefes alamamaktan veya yutkunamamaktan endişelenirler. Rubber dam’ın kenarlarında ağzınızdan nefes almaya yetecek kadar boşluk vardır.

Yutkunmaya gelince, rubber dam’ın altına emme tüpü yerleştirilerek biriken tükürüğün çekilmesi sağlanır.

Tükürüğümüzde bulunan bakterilerin diş üzerine sıçramasını engeller. Bu, başarılı bir kanal tedavisi için çok önemidir, çünkü tükürükteki bakteriler dişe yeniden yerleşebilir.

• Dilinizin tedaviye engel olacağı kaygısı ortadan kaldırır.

• Su veya başka maddelerin boğaza kaçmasını önler. • Boğazı diş kırıntılarından (debris) korur.

• Dudakları ve yanakları korur.

• Öğürme alanının tetiklenmesini önler.

• Tedavi sırasında, eye gibi küçük aletlerin yanlışlıkla ağıza düşebileceği endişesini ortadan kaldırır.

• Hasta ile tedavi arasına güvenli bir mesafe koyar. Bunu altına sığındığınız bir yağmurluk gibi düşünün.

• Mikroskop kullanırken endodontistin sadece gereken alana ve dişin içine odaklanmasını sağlar.